kriptomnezi

sanırım miladdan önceydi
dean martin’den sway çalıyordu
allah biliyor ya, ben de biliyordum
bu ahkam, bu yalnızlık çok yalancı
 
kavimlerden sonra ölecek
vallahi de ölecek bir tirattan sonra
elleriyle yüzüme dokundu
yüzüm biliyordu, ben bilmiyordum
asr-ı saadetten gelen bir ebabil
saçlarını kokluyordu
bu düş, bu kırıklık izbandut gibi
 
televizyonlarda yine bakteri pornosu var
şurası kuytu bir yere benziyor
allahım bu gece ne çok yıldız var
kayacak sinemasında spartacus oynuyor
bana mayoz bölünme
bir paket sigara ve biraz bağımsızlık al
senle şöyle el ele bir yürüyelim
kimseler bilmesin, biz de bilmeyelim
şarkıyı sen söyle, ben münzeviyim
 
dean martin’den sway çalıyordu
sen yasalardan ve varoluştan daha güzeldin sevgilim
intihar etmeme ramak kalmıştı
ki seni inkar etmem allaha isyandır
bu bir çeşit stendhal sendromu
john fante’e fana öykünür
devrim için hazırlanalım mı,
troçki’yi ben öldürürüm
 
oh shit,
anlaşılan sigaraları da unutmuşsun man!
allah is offline!
 
bir gece o insan yine düştü
hayal mahzeninde bir çığ büyüdü
gözleri görmedi, kulakları duymadı
çok sarhoştu, sigarasını yakmadı
bir gece o insan yine büyüdü
dean martin öldü sevgilim
max brod da budala çıktı
sanırım miladdan önceydi
aldığım nefes yetmiyordu
emperyalizme kızma sevgilim
allah biliyor ya, ben daha iyi biliyorum
bu yavşakşaklığa alışmalısın
 
bölünecek, bölünecek
bölünecek daha bir çok şey varken
kalbimin tam ortasından bir tren geçti
bir kaç kitabımı yaktım,
bir kaç şiir ezberledim
bir insan aslında kaç kişidir sevgilim
bu mevsimde nereye gidilir
hangi vagonda ne renk mendil sallanır
 
bu manzarada yine eksik bir şeyler var
ağlarsa sosyal ağlar asosyal ağlar
sabah olmamalı, yaşayanlar nerede kaldı
allah: bu gece, allahım; artık bu gece!
 
bu gece yeniden doğmaya karar verdim
annem biraz kıskanabilir
ölü bir kadın ve biraz martini içmem lazım
bana biraz kayboluş,
biraz da sevdiğin şarkılardan al
demokrasiyi unut
sosyalizmi aradım, belki gelecek
sana bu gece bir sürprizim var
seninle sevişmek
bir daha bu kadar güzel olmayacak
 
pink martini’den
martinimin fuları çalıyordu
aklım çok karışıktı
patlamak bilmeyen
uçan balonlara benziyordu
tek kurşunum vardı, sana sıktım sevgilim
içimde bir haymatlos ağladı.
 
ekin sanat, sayı: 59, ocak 2011