clementin'e

asma altı'nda rakı içtik
‘beni hatırladığın her gece için
annesine sığınan küçük bir çocuğu öldürebilirim
ama adını alkaloid bir şefkate emanet ettiğin gün
bu şehri terk edeceğim’ dedin
bana döneceğin günü
kendimi asacağım iple çekiyorum
 
ah clementine
bana bir daha mona roza'dan bahsetme
bu yolda ayaklarım sen'deler
düşerim fotoğrafının üstüne
kimse bir şey diyemez
sus clementine
hiçbir intihardan sonra konuşma
çünkü ben kendimi öldürmeyi
ve öldürürken
insanları kanatmayı senden öğrendim
 
'alkollü hayat kullanan' müezzin bir öykü bu
git bu dünyadan clementine!
yoksa inancın üstüme damlayacak, kaybolacağım
seni sevmiyorum clementine,
seni sevdiğimi öldüreceğim
çünkü ruhum,
araf'da dans eden bir köpek
çünkü ruhum yok
çünkü ruhum,
senin için öldürdüğü her yalnız adam adına
benden soyadımı isteyecek
çünkü adım yok clementine
bağımlı bir geçmişimden başka hiçbir şeyim yok
 
bana dokunduğun kıtalarda
bazı yaralarımı yalıyorlar
ve göğsüme ne zaman bir yalan çarpsa
seni yavaş yavaş hatırlıyorum
boğazıma saplanmış bir bıçak,
karanlıkta konuşan adamlar,
susamaya başlıyorum
bir çıtırtı var bir yerlerde, bir acı
boğulan kadınlar görüyorum
sanki her yer annem, sanki doğmak üzereyim
oral bir sancı, ağzım çıktığı kadar bağırıyorum
clementineee!..
hayır hayır, psilosibin? mescaline?
 
adın neydi, unutuyorum.

mavimelek edebiyat, sayı 46, 08.05.10